Kadınsız Erkekler

2016
Türkçe
Roman
  • Yazar
    : Haruki Murakami
  • Çevirmen
    : Ali Volkan Erdemir
  • Yayınevi
    : Doğan Kitap

ÖZET


  • İnsanın kendinden başka dönebileceği bir yer var mıdır ki?
    Ama geri döndüğünde, döndüğü yer eskisine göre farklıdı
    Kural böyledir.
    Tamamıyla öncesiyle aynı olmak mümkün değildir.
  • Bir kez gerçekten bir karaktere büründüğünde, ondan çıkma fırsatı bulmak güç oluyor.
    Her ne kadar psikolojik olarak zor bir şey haline gelse de, rolünü doğru çıkış noktasında sonlandırmalısın. Bir enstrümanın akortsuz çalınması durumunda notaların düzgün bir müzik oluşturmaması gibi…
  • Alkolikler kabaca iki gruba ayrılırdı.
  • İlki, kendisine bir şey katmak için içmek zorunda hissedenler, ikincisi ise, içkinin kendisinden bir şeyler götürmesini istedikleri için içenler.
  • Ama nihayetinde, onu yitirdim.
    Daha yaşarken de azar azar yitiriyordum onu, sonunda tümüyle kaybettim.
    Dalgaların azar azar aşındırdığı bir şeyin nihayet büyük bir dalga tarafından köklerinden söküp götürülmesi gibi…
  • Çok iyi anlaşan eşlerin, birbirine büyük aşk besleyen eşlerin bile, birbirinin yüreğindekileri bütün çıplaklığıyla görmesi mümkün değildir. Bence.
    Böyle bir şeyin olması için çabalasanız bile kendinizi üzmekle kalırsınız, o kadar.
    Ama bu niyetinizde samimiyseniz, gayret ettiğiniz takdirde, gayret ettiğiniz ölçüde karşınızdakinin içini görebilirsiniz. Zaten nihayetinde hepimizin yapması gereken kendimizle açık yüreklilikle uzlaşmayı başarmak değil midir? Karşımızdakini sahiden görmenin, kendi içimize, taa dibimize kadar dosdoğruca bakmaktan başka bir yolu yoktur.
  • İçsel çatışması ve endişesi az, yaşamları şaşırtıcı derecede mekanik insanlar vardır.
    Sayıları çok fazla olmasa da hiç beklemediğiniz bir anda onlarla karşılaşabilirsiniz.
    Bu tür insanlar onlara düzenbaz gelen dünyaya dosdoğru uydurup yaşamaya devam etmek için ne denli zahmet çektiklerinin ayrımında olmazlar.
    Kendilerinin doğal, dürüst ve hiçbir hileye başvurmadan yaşadıklarına inanırlar, şüphe duymazlar.
    Ve bu yaşamın içinde aniden parlayıveren özel bir ışığın aydınlığında, yaşamlarının yapaylığını görünce, ciddi ve dramatik bir kırılma yaşarlar.
    Elbet bu ışığı görmeden yaşayan yâda gerçeği görmelerine rağmen farklı bir şey hissetmeyen, kutsanmış insanlar da az değildir.
  • Centilmen dediğin ne kadar vergi ödediğinden ve yattığı kadınlardan bahsetmez.
  • Birisini çok sevmemek için gayret ediyorum.
    Nedeni son derece basit aslında.
    Çok sevince, duygularıma hâkim olamıyorum.
    Bu da dayanılmaz acı veriyor.
    Kalbim bu yükü kaldıramayacak gibi oluyor ve elimden geldiğince sevmemeye çalışıyorum o kadını.
    Türlü şeyeler deniyorum.
    Bir kere olabildiğince negatif şeyler düşünüyorum.
    Onun eksik yanlarını, yani pekiyi olmayan yanlarını düşünebildiğim kadarıyla bulup çıkararak listesini yapıyorum.
    Bunları içimden, sanki dua okur gibi defalarca tekrarlıyor, böyle bir kadını haddinden çok sevmem gerektiğini kendi kendime söylüyorum.
  • Onu çok sevmemeye çalışırken bir yandan da kaybetmekten korkuyorum.
    Bu elbette benim kendi ikilemim; kendi içimde bölünmem.
  • Sevdiğimle sevişip ayrıldıktan sonraki özlem duygusunun, yerini dolduramıyor ki hiçbir hatıra.

 “Gonçunagon ATSUTADA”

  • Âşık olduğun kadınla buluşup bedenini onunla birleştirdikten sonra hoşça kal demenin ardından duyumsanan o yoğun kaybetme hissi.
    Bu hisler bin yıldan beridir hiç değişmemiş.
  • Tüm kadınların yalan söylemek konusunda doğuştan gelen bir yeteneğe, adeta bunu mümkün kılan bağımsız bir organa sahip olduklarına ne zaman, nerede, nasıl bir yalan söyleyeceği kişiye göre farklılık gösterse de aslında bütün kadınların karşılaştıkları uygunsuz bir durumda mutlaka bir yalan uyduruyorlar, en ciddi anlarda bile yalan söylemekte bir an bile tereddüt etmiyorlardı.
    Bunu yaparken de ne yüz ifadeleri değişiyor, ne de ses tonlarında ufacık bir titreme oluyordu.
    Çünkü aslında bu kadınlar değildi yalan söyleyen, onlarda bulunan bu bağımsız organ kendiliğinden çalışıyordu. Bu yüzden yalan söyleyince – çok özel durumlar dışında- onların o güzel ve iyi yürekleri sızlamıyor, huzurlu uykuları bölünmüyordu.
  • Önceki yaşamının her detayını hatırlaman mümkün değildir ki.
    Herhangi bir anını hatırlayıverirsin.
    Küçük bir delikten duvarın öte yanını bir anlığına görür gibi.
    Orada ki manzaranın sadece bir noktasını görebilirsin.
  • Yaşam tuhaf değil mi?
    Bir zamanlar müthiş şekilde parlayan, son derece arzu ettiğin bir şey, onu elde etmek için her şeyi göze alabilecekken, biraz zaman geçtikten sonra ya da ona biraz farklı açıdan bakınca, şaşırtıcı derecede önemi yitiriveriyor.
    Kadınları yitirmek böyle bir şeydi.
    Salt gerçekliği yaşarken, o gerçekliği unutturan özel anlar, yalnızca kadınların sağladığı bir şeydi.
  • Kuru toprağın yağmur suyunu emmesi gibi, son derece doğal bir halde yalnızlığın ve sessizliğin keyfini sürüyordu.
  • Tantami: japon evlerinde kullanılan hasır.
  • Seninle benim ilişkimiz başından beri yanlış deliğe iliklenmiş düğme gibiydi.
  • Dinmek bilmeyen güz yağmurlarından biriydi.
    Tekrarı bol sıkıcı itiraflar gibi, sonu gelmiyordu.
  • Belirsizlik denilen şey sonuçta iki uç nokta arasındaki boşluğu kucaklamak değil miydi zaten?
  • Yılanlar oldukça zeki hayvanlardır.
    Mitolojide yol gösterme görevini yılanlar üstlenir.
    Tuhaf ama bütün kültürlerin mitolojilerinde aynıdır bu.
    Ancak gösterdikleri yol iyi bir yere mi çıkar kötüye mi, bu bilinmez.
    En zeki olanların kalbini bedeninden ayırın bir yere gizler.
    Bu yüzden bir yılanı öldürmeye kalkışacaksan, dışarıda olduğu bir gün yuvasına gitmen ve atan kalbini bulup iki parçaya ayırman gerekir.
  • Gerçek ıstırabı hissetmen gereken bir zamanda, duygularımı bastırdım.
    Şiddetli acı çekmeyi kabul etmemek için, olanlarla gerçekçi biçimde ve doğrudan yüzleşmekten kaçındım. Sonuç olarak da bu şekilde içi boş, cansız bir yürekle yaşıyorum şimdi.
  • Bir gün aniden sen de kadınsız erkeklerden olacaksın.
    O gün ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, öksürerek haber vermeden; hiç beklemediğin anda sende bulacak.
    Bir köşeyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın.
    Ama geriye dönmek mümkün olmayacak.
    O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak.
    O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın, hep bu soğuk çoğul eki ile.
  • Kadınsız erkeklerden olmanın ne kadar üzücü, ne kadar yürek sızlatan bir şey olduğunu ancak kadınsız erkekler anlayabilir.
  • Kadınsız erkeklerden biri olmak çok kolaydır: önce bir kadına tüm kalbinizle âşık olun, sonra o bir yerlere gitsin, hepsi bu.
  • Hangi durum olursa olsun, sen bir şekilde kadınsız erkeklerden biri olursun.
    Göz açıp kapayıncaya dek.
    Bir kez kadınsız erkeklerden biri olunca, o yalnızlığın rengi tüm tenine işler.
    Açık renk kilimin üstüne dökülen kırmızı şarap lekesi gibi.
  • Kadınsız erkekler için dünya çok geniş, keskin ve ağır bir karışımdır, tıpkı ayın arka yüzü gibi.
  • Bir kadını yitirmek böyle bir şey işte. Ve bir zaman geliyor, bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek anlamına geliyor.
    Bizler böyle kadınsız erkeklere dönüşüyoruz.
Kadınsız Erkekler
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Benzer Kitaplar

Ermiş
2014
  • Kurgu
  • Şiir

Ermiş

Meczup
2019
  • Deneme
  • Felsefe
  • Modern Klasikler

Meczup